Hurriyet Spor

Bumerang - Yazarkafe

Süperonline 3'lü paket hakkında

Turkcell SuperOnline 3'lü paket

 

Fiber alt yapısının yaygınlaşmasıyla 50 Mbps fiber  internet + fiber optik ağı ile desteklenen Ip Tv hizmeti alabiliyorsunuz.  24 ay taahhüt ile müşteriler kampanyadan yararlanabiliyor. TTnet'in Tivibu'sunun yanında Turkcell+ Tv hizmetinin internet altyapısı ile birlikte sunulması seçenek yaratması açısından sevindirici.  Ip Tv ile programları 12 saat geriye alıp tekrar izleme, dilim içerisinden istediğiniz programı seçip durdurup defalarca izelemeniz mümkün. National Geographic ve Wild kanalları bilimsel ve vahşi yaşam belgesellerinden hoşlananlar için yeterli olacaktır. Sinema ve dizi paketleri. Ücretsiz ve ücretli seçip izlenebilen market uygulamaları da pakete dahil edilmiş. Discovery Channel olmaması tek eksiklik. Huwai marka fiber modem ile alo hizmeti pakette yer alıyor. Modem ücreti alınmıyor. Kampanya iptali gibi durumlarda iade ediliyor. Diğer servis sağlayacılarından fiber internet hizmeti alamıyorsanız Superonline güzel bir alternatif olabilir.

Kampanya fiyatı 24 ay boyunca 59,9 TL.

farklı SuperOnline'nın sunduğu INTERNET-TURKCELL+-ALO paketi hızlı internet + IpTv hizmetinden yararlanabilirsiniz.

Daha fazla bilgi için.

http://www.superonline.net/kampanyalar/3-ay-bedava-kampanyalari/3lu-firsat-kampanyasi

 

Gerçek, samimi dindar nasıl olmalıdır?

İnananlar ile riyakarlar arasıdaki farklar?


İnançların özü samimiyettir. Din ise kulun özgür iradesiyle Allah ile kurduğu bağdır. Kişi bunu kabul etmekle ona teslim olup,  onun  belirlediği sınırlar içinde yaşamayı kabul eder. İnancı ve ibadetleri sadece şekilden ibaret sanan ve farklı amaçlar için kullananlar ise riyakar kimselerdir. Gerçek inananlar yaptıkları ibadetleri yalnızca Allah rızası için yaparlar, dünya menfaati gütmezler.Saltanatta, makamda ve mevkide gözleri yoktur. Her durumda adaleti savunur, doğruyu söylerler. Riyakar  kişiler ile gerçek inananları belirleyen unsurlar:

 

- Kula kulluk etmemek. Maddiyata tapmamak. Allah'tan korkmak. Yüzü kızarmak.  Yalancı olmamak.

-Kişileri değil de Allah'ı memnun etmeye çalışmak.

-Makam ve mevki için küçülmemek ve menfaat için sevgi gösterisinde bulunmamak.

- Haram ve şüpheli şeylerden kaçınmak.

-Başkalarının haklarını gözetmek.

-İnsanlara zulüm etmemek.

-Zalimin karşısında, mazlumun yanında olmak.

-Dedikodu, iftira ve ikiyüzlülükten uzak durmak.

- Ayak kaydırmak için değil de, yardımlaşmak için örgütlenmek.

-Dini siyasete alet etmemek. İnancını dünya menfaati elde etmenin vasıtası yapmamak.

-İlim öğrenmek. Ülkesi ve insanlar için yararlı çalışmalar yapmak.

-Kamu hakkı ve yetim hakkı yememek.

-İnsanlarla iyi geçinmek, elinden, belinden ve dilinden emin olunan insan olmak.

-Şirkten (Allah'a ortak koşmaktan uzak durmak).

-Özü sözü bir olmak. İnsanların arkasından kuyusunu kazmamak.

Bu saydığım vasıflar gerçek dindar ile riyakar arasındaki farkı belirleyen vasıflardan bazılarıdır. .  Kuran mümini bir insan olmak ve ona göre yaşamak gerekir. Allah ve kuran diyenler ile Allah'tan gerçekten korkan kişiler aynı kişiler olmayabilir. Ondan korkan kişi ise haram ve şüpheli şeylerden kaçınır. Kaçınmıyorsa ya gerçekten korkmuyor ya da Allah ile aldatıyordur.

Allah rızası gözetilmeden, riya bulaştırılarak  yapılmış hiçbir ibadetin Allah katında değeri yoktur. "Ameller niyetlere göredir" hadisi bunu doğrular. Kişinin itikadı bozuksa ve yaptığı ibadetler sadece şekilden ibaretse, ona veya başkasına hiç bir şey kazandırmaz.

Müslüman kimse üzümü ye bağını sorma diyen kişi değildir. Benim karnım doysun, da benim adamım gelsin de, benim borum ötsün de diye yaltaklanıp kula kulluk etmez. Bu kimseler dünyanın geçici zevklerine aldanıp, ahiretlerini karartanlardır. Boynuzsuz koyun, boynuzlu koyundan hakkını alacaktır.

İnsanı kurtaracak olan mezhebi, rengi ya da ırkı değildir. Sadece yaptıklarıdır. Üstünlük ise takvadadır. Bu da haram ve şüpheli şeylerden kaçınmakla olur. Başka bir hadis "Din güzel ahlaktır." der. Yani islam=güzel ahlak. Bu denklemi bozduğunuz an ona islam diyemezsiniz. Hangi kılığa girerseniz girin sonuç değişmez. Tüm ibadetler sizi belli bir amaca götüren araçtır. Kuranın insanlara verdiği mesaj ve gösterdiği yol gibi. Onu anlayıp bu yolda yürümeniz gerekir. İbadetleri köprüye benzetirseniz, sizin karşı tarafa geçebiliyor olmanız lazım.  Fatiha suresinde "Yalnız sana kulluk eder senden yardım dileriz. Bizi dosdoğru yola ilet"  ibadetin yalnızca Allah'a  olduğunu ve kişinin belirtilen o doğru yolda yürümesi gerektiği anlatılıyor. Kuranı anlamak ve ona göre yaşamak dindarın görevidir. Gerçek dindarların köprüsü maneviyata, riyakarların ise paraya, sermayeye, kişilere köpeklik yapmaya bağlıdır. İtikadınız bozuksa, mezhebiniz sizi kurtarmayacaktır.

 

İmam-ı Rabbani (r.a) şöyle buyurmuştur:
Şeklen namaz kılan,oruç tutan çok kimse vardır; fakat islamın koyduğu sınırları gözeten,haram ve şüpheli şeylerden sakınan takva sahibi kimseler pek azdır. Haklı ile haksız, samimi olan ile samimi olmayanın arasını ayıran ölçü, işte bu takva ve sakınma,yüce Allah'tan gerçek manada korkma,saygı duyma halidir.

İşitin ey ulular, âhirzaman olmuştur...
Sağ müslüman seyrektir, o da güman olmuştur...

Danışman okur tutmaz, derviş yolun gözetmez,
Bu halk öğüt işitmez, ne sarp zaman olmuştur...

Gitti beyler mürveti, binmişler birer atı,
Yediği yoksul eti, içtiği kan olmuştur...

Birbirin yavuz sanır, ettiği kalır sanır,
Yarın mahşer gününde, işi yaman olmuştur.

Yunus Emre

 

 Kişinin namazına, üzerindeki hırkasına, alnındaki secdesine bakmayınız. Onun dinar ve dirhem ile olan arkadaşlığına bakınız..

Ali Şeriati

 

Kişinin dindarlığını anlamak için ahlakına bakın. İnsanlarla ilişkilerine, yardımseverliğine, komşusuyla, iş arkadaşıyla nasıl geçindiğine, eylem ve söylem farklılıklarına, yetim hakkı yiyip yemediğine. Her şey şekilde değil manada gizlidir.

Hiçbir dindar arsızlığı, hırsızlığı ve zulümü görüp ona sessiz kalamaz veya sırf karnım doyacak diye bunun bir parçası olup, destek veremez.


"Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytanlardır." hadisi ile hem şeytan hem müslüman olunamayacağını anlıyoruz.

Siyasi tercihleri etkileyen unsurlar

 

Siyasi tercihleri etkileyen unsurlar,  yaşanılan gündem, yolsuzluklar, ekonomik sorunlar,  ya da demokrasiye olan güven değil. Gurupların sosyal ve ekonomik yaşamda üstünlük yarışına girdiği "ben" odaklı ortaya koydukları realiteler, saplantılardır. Mezhep, etnik köken, inanç gibi farklı eksenlerde ayrışmış beyinler için gerçekler değil saplantılar belirleyici olur. Hep benim dediğim olsun, benim sözüm geçsin, her yerde ben söz sahibi olayım havası hakim. Sahip olduğu inancın gereklerini yerine getirmek yerine, bunun sağladığı sosyolojik kimlikle hareket etmenin kimseye bir faydası olmaz. Bilgi ve kültür düzeyi düşük, sorgulamayan, olayları ahlak temelli değerlendirmeyen kitleleri doğrularla etkilemek olanaksızdır. Siyasetçiye kızmamak gerekiyor. Onlar da halkın içinde sıyrılıp sistemin yücelttiği kişiler. Siyasetçi halkın aynasıdır.  Halk iyi ise iyi yönetici, halk kötü ise kötü yönetici gelir. Kısacası bataklıktan gül yetişmez. Kişilerin ahlak ve eğitim düzeyi tercihlerini etkileyecektir. Örneğin hazırdan kazanmanın, fırsatçılığın pirim yaptığı bir sistemde, bu sistemin oluşturduğu rantı ve bu ranttan faydalananların oluşturduğu saadet  zincirini korumak önem kazanacaktır. Hangi siyasi görüşü desteklerseniz destekleyin, her zaman yurttaş olarak, doğruları söyleyip, başkalarının haklarına saygı duymak zorundasınız. İşlerin iltimasız yürümediği bir sistemde avantajlı duruma geçmenin yolu siyasi gücü elinizde tutmaktır.  Eğer bir toplulukta ve onun kurumsal yapısında çürüme baş göstermişse bunun alametleri:

"Uleması susturulur, ahmakları konuşturulur. İşler ehil olmayanlara verilmeye başlanır" Bu bir hadisti yanılmıyorsam.". Bugün ayarını bozduğunuz adalete yarın siz de mahkum olabilirsiniz..

Hangi sistemi uygularsanız uygulayın, orası bir hukuk devleti değilse bataklığın üzerine ev yapmış gibi olursunuz. Hukukun üstünlüğü değil de üstünlerin hukukunun olduğu yerde yerde neyi denerseniz deneyin aynı sonucu alırsınız. Cumhuriyetin ve onun değerlerinin farkına varmak, ona göre karar vermek gerekir. Oligarşinin değil de demokrasinin hüküm sürdüğü yerde huzur olur. Halkın her kesimi söz sahibi olur. Muhalefet olmazsa istikrar olur mantığı çağ dışı bir mantıktır. Halkın tamamının oyunu bile alsanız farklı görüşlere saygı duymalısınız.

Herkes kendine şu soruları sormalı. x parti kazanır ya da x sisteme geçilirse :

  • Türkiye bir hukuk devleti olacak mı?

  • İşsizlik azalacak, ekonomik sorunlar bitecek mi?

  • Yolsuzluklar, torpil, rüşvet azalacak mı?

  • Fırsat eşitliği ve adalet olacak mı?

  • Eğitim, sağlık gibi temel hizmetler daha ulaşılabilir olacak mı?

  • Türkiye daha demokratik ve özgür bir ülke olacak mı?


Seçim sizin. Sonuç olarak kendini vezir de rezil de edecek halktır. Ben şu partiye ya da bu partiye oy verin demiyorum ama gelecek sizin geleceğiniz.