Gelişmiş ülkelerin olmazsa olmaz en önemli özelliği insanların kendilerini bir yurttaş olarak ifade edebilmeleri ve düşüncelerini söyleyebilmeleridir. Demokratik bir toplumda düşünce özgürlüğü kadar önemli başka bir şey olamaz. Buna göre bir bireyin birey olmasının ön koşulu kendini ifade edebilmesidir. Bir toplumdaki en önemli gelişmişlik göstergesi ifade özgürlüğüdür.
Bir ülkede bir birey ne kadar özgür olursa o kadar kendini ifade edebilir ve o toplum ancak bu yolla kalkınabilir ve ileri gidebilir. Eğer bir insan düşüncesini bile ifade etmekten korkar hale gelmişse ve kendini baskı altında hissediyorsa en önemli yurttaşlık hakkından mahrum bırakılıyor demektir.
İfade özgürlüğünün olmadığı bir ülkede asla kalkınmadan ve gelişmişlikten söz edilemez. O ülke artık diktatörlüğe doğru evriliyor demektir. Nesiller fikri hür vicdanı hür olmadıkça üretken, yaratıcı olamazlar ve topluma katkı sağlayamazlar.
Anayasamızın 26. Maddesinde, “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.” ifade özgürlüğünün anayasal bir hak olduğuna vurgu yapılmaktadır.
Bir ülkede insanlar gerçeği söyledikleri için tutuklanıyor baskı görüyorsa orada anayasal hakları ellerinden alınıyor sindirilmeye çalışılıyor demektir. Bir toplumda doğruyu söyleyen akademisyenler, yazarlar ve aydınlar özgür olmadıkça, baskı ve çıkar grupları tarafından kenara itilmeye ve itibarsızlaştırılmaya çalışıldıkça asla gelişmiş ve özgür bir ülke olunamaz. Orası artık diktatörlüğe doğru evriliyor demektir. Toplumu bilerek din eksenli olarak kutuplaştırmak, baskıcı bir Ortadoğu rejimine dönüştürmek isteyenlerin en büyük korkusu her şeyin farkında olan ve doğruyu söyleyen özgür bireylerdir.
Bu yüzden doğruyu söyleyenlere karşı yapılan itibarsızlaştırma faaliyetlerinin arkasında algıları istediği gibi yönetememe korkusu yatmaktadır.
Demokratik toplumlarda ifade özgürlüğü en temel haktır ve asla hiçbir yolla baskı altına alınamaz.
Bir ülkede iktidara sahip olmak demek her şeye sahip olmak anlamına gelmez. Bu yetki size halk tarafından verilmiş sınırlı bir yönetme yetkisinden başka bir şey değildir. Seçilmek demek kendini ülkenin sahibi gibi görüp kendi gibi düşünmeyenleri elinde bulundurduğu devlet gücüyle sindirmek demek değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder