Emevi saltanat dinciliğinin gerçek islam ve dindarlıkla hiç bir ilgisi yoktur. Dini siyasete alet ederek makam mevki sahibi olanlar bu dine değil sadece nefislerine hizmet edip inancı sömürü düzeninin ve riyanın bir parçası haline getirmekteler. Bunların tuttuğu yol Hz Muhammed'in yolu değil muaviye'nin yoludur.
Din insanlara sosyal adaleti, iyiliği emrederken bunların düzeninde fakir daha fakir zengin daha zengin olmakta inanç sömürüsü ve riyakârlık artarken halk daha fazla fakirleşmektedir. Bunlar, ülkemizin kurucusu ulu önder Atatürk'e bile dil uzatmaktan çekinmeyen her şekilde onun kurduğu modern çağdaş bir Türkiye istemeyen demokrasi, eşitlik ve laiklik gibi kavramlardan nefret eden kimselerdir.
Bunların tek amacı vardır o da ülkeyi bin yıl geriye götürmek ve ümmetçilik adı altında Ortadoğu rejimi haline getirmektir. Burada gerçekten inanan Allah'tan korkan insanları kastetmiyoruz. Dini kullanarak servetlerine servet katan halkı sömüren riyakar kimseleri kastediyoruz. Türkiye'de Osmanlıcılık adı altında hilâfet ve saltanat düzeni geri gelsin hesapları yapmaktadırlar.
Oysa gerçek Osmanlı torunları bu ülkeyi emperyalistlere teslim edip Serv'i imzalayanlar değil, çökmüş bir imparatorluğu küllerinden yeniden meydana getiren ve Cumhuriyeti kuranlardır. Oysaki sahte din adamları Derebeylik düzeninin sürmesi için Milli Mücadele'ye karşı çıkmışlar anlaşma devletleri ile işbirliği yapmış ülkeyi onlara teslim etmişlerdir. Bunlar Cumhuriyetin ilan edilmesinden rahatsız olmuşlar Hilafet düzeni sürsün istemişlerdir. Bunların Atatürk düşmanlığı buralardan gelmektedir.
Atatürk siyasal islamcı hainlerle mücadele etmiş dini gerçek dindarlara teslim etmiştir. Diyanet işlerini kurmuş, Kur'an'ın ilk defa Türkçeye çevrilmesini sağlamıştır. Bu ülkede ezan dinmediyse ve bayrak inmediyse o da Atatürk ve silah arkadaşlarının sayesindedir.